İçindekiler
Birçok biyoteknolojik gelişmenin önünü aça DNA dizilemesi, bildiğiniz üzere DNA’daki nükleotit bazlarının sıralamasını belirlemek için yapılıyor. Hani lisedeki biyoloji derslerinde Adeninin karşısına Timini, Guaninin karşısına da Stozini koyduğumuz dizilim. İşte bizlerin lisede kağıt üstünde yaptığımız bu dizilimi bir ekip, Uluslararası Uzay İstasyonundaki laboratuvarda gerçekleştirdiler!
Uluslararası Uzay İstasyonunda DNA Dizilemesi Gerçekleştirildi!
Bilim adamlarının bilim dünyasında kilometre taşı bir gelişme olarak gördükleri Uzayda DNA’nın başarı ile dizilenmesi olayı sayesinde canlı organizmalara uzayın kapısının açıldığı ve yeni medikal yeniliklere imza atılacağı düşünülüyor. Daha önceki yazılarımızda Uluslararası Uzay İstasyonunda -isminden de anlayacağınız gibi- uzay ortamı bulunduğu için hem insanlığın uzayda daha uzun süre kalabilmesinin yollarını aramak adına hemde yeryüzündeki insanlığın sağlık problemlerine çözüm olabilmek adına bilimsel çalışmalar yapıldığını anlatmıştık. İşte DNA üzerinde yapılan bu çalışma sayesinde diğer araştırmalara ulaşmanın önündeki büyük bir engel kalkmış oldu.
Uzay Ortamında DNA Dizilimi Nasıl Gerçekleştirildi Hiç Merak Ettiniz mi?
Tabii ki uzayda böyle bir gelişmeyi ancak böyle bir cihaz gerçekleştirebilirdi dediğimiz minik cihaz MinION sayesinde! Oxford Nanopore Technologies ekibinin geliştirdiği cihaz sayesinde sisteme eklenen fareden alınan örneklerin DNA’sı dizilenebiliyor. İlk defa 1970 yılında DNA dizisi oluşturulmasının ardından 45 yıl sonra bugün yer çekiminin olmadığı bir ortamda DNA dizilemesi başarı ile gerçekleştirilebiliyor. Üstelik bu işlem avuç içi kadar bir cihazla gerçekleştiriliyor. Sadece 45 yıl içerisinde teknolojinin bu kadar gelişmesini o zamanlar kimse tahmin edememiş hatta DNA üzerine yapılan çalışmaların içi boş çalışmalar olduğunu düşünenler bile olmuştu. Bu tür gelişmeler gerçekleşirken her zaman aklıma, 1918 yılında savaş teorisyeni olan Mareşal Ferdinand Foch’un söylediği şu ifade geliyor; “Uçaklar ilginç oyuncaklar. Ancak herhangi bir işe yarayacaklarını düşünmüyorum.”
Kaynak: http://www.nasa.gov/mission_pages/station/research/news/dna_sequencing