Banyodan sonra , denize girdikten sonra veya bulaşık yıkadıktan sonra ellerinize baktığınızda hiç aklınıza parmaklarım neden buruşuyor diye bir soru geldi mi ? Saatlerce suda kalan vücudumuzun diğer bölgeleri buruşmuyor da neden el ve ayak parmaklarımız buruşuyor ? Bu sorunun cevabı ellerinizin ve ayaklarınızın kavrama yeteneğindeki evrimde gizli…
Yumuşak deri olarak bilinen derimizin bazı kısımları su ile karşılaştığında diğer kısımlara kıyasla bambaşka bir tepki verir. Vücudumuzun diğer kısımlarının aksine parmaklar , avuç içleri , topuklar gibi kısımlar 5 dakika veya daha fazla süre su ile temas ettiğinde hemen buruşuverir.
Peki neden sadece bu parçalarımız buruşuyor ? Bazı düşüncelere göre bu durum sadece bir biyokimyasal etkileşim. Yani lise derslerimizde gördüğümüz osmoz olayının gerçekleşmesi. Hani çok yoğun az yoğun , çok yoğun her zaman az yoğuna geçiş yapar falan filan. Fakat son yüzyılda yapılan çalışmalar bu olayın basit bir osmoz olayından çok daha öte olduğunu gösteriyor.
Bir beyin cerrahı buruşma yaşanan bölgedeki sinirleri kesecek şekilde bir kesi attığında buruşmanın kaybolduğunu görünce bu konuda bir çalışma yapmaya karar verir. Çalışmalarının neticesinde buruşma olayının sempatik sinir sistemi ile ilgili olduğu kanısına varır.
Tüm bu olanların üzerine Scientific Community ( bilim adamlarının kurduğu saygın bir topluluk ) buruşma olayının sinir sistemi ile alakalı bir olay olduğu konusunda ortak kanıya vardılar. Fakat halen bu topluluk buruşma olayın gerçekleşme nedeniyle ilgili bir kanıya varamamıştır.
Nörobiyoloji uzmanı Mark Changizi buruşma olayını adaptasyon olarak nitelendiriyor. Şunu bir düşünün; arabalara yaz mevsiminde – sıcaktan üzerinde yumurta bile pişen – asfaltlara daha rahat tutunması için yumuşak lastikler takıyoruz, tıpkı F1 arabalarına takılan yumuşak lastikler ile aynı amaçla yapıyoruz bunu. İşte Doktor Changizi parmaklarımızda yaşanan buruşma olayını bu olaya benzetiyor. Changizi’nin düşüncesine göre ıslak bir zeminle karşılaştığında parmaklar, buruşarak daha yumuşak bir hale geliyorlar bu sayede tutuş kabiliyeti artıyor.
Changizi’nin bu düşüncesine dayanarak; buruşmuş parmaklarımız, hem ıslak hem de kuru durumlarda bir alanı kavrayabilme yetenekleri olan ve bunu duruma göre değiştirerek yapan mükemmel bir tasarım diyebiliriz.
Changizi ve ekibi bunu kanıtlamak için parmaklarda bulunan mini – drenaj kanalları üzerine çalışmalar yaptı ve gördüler ki bu minik kanallar tıpkı bir drenaj gibi çalışıyor, suyu içine alıyor daha sonra da aynı kanallardan dışarı bırakıyor. Diğer bir deyişle Changizi ve ekibinin buruşan parmaklar üzerine yaptığı çalışmalar sayesinde bu manuel drenaj sistemi ortaya çıkmış oldu.
Tabii ki bu konuda çalışma yapan sadece Changizi değil, 2014 yılında Alman araştırmacılar tarafından yapılan çalışmalar ile Changizi’nin fikrine karşıt fikirler ortaya atıldı. Alman araştırmacılar 40 kişiden farklı koşullarda farklı boyutlarda 52 adet bilye tutmasını istedi. Yapılan deneylerin sonucunda araştırmacılar, buruşma olayı ile tutuş kabiliyeti arasında bir ilişki bulunmadığını ifade ettiler.
Changizi’nin bu araştırmalara olan yanıtı ise pek gecikmedi. 2015 yılında Changizi yaptığı çalışmalar ile buruşma olayının küçük objeler için değil daha çok büyük objeler için geçerli olduğunu dile getirdi. Yani parmaklarımızdaki buruşmalar bilye tutmak için değil; denizde taşlara basarken, banyodan çıkarken ıslak zemine daha sıkı tutunabilmek için gerçekleşiyor.
Peki bu konu hakkında siz ne düşünüyorsunuz ? Parmaklarımızın su altında buruşması sadece basit bir osmoz olayı mı yoksa bundan daha fazlası mı ?
Kaynak: http://www.bbc.com/future/story/20160607-why-your-skin-goes-wrinkly-in-the-bath